23 Ekim 2011 Pazar

Muhafazakar ERKEK BAŞINI AÇTI..

Muhafazakar ERKEK BAŞINI AÇTI...

Selin Ongun, Murat Belge'nin önsözüyle yazdığı ilk kitabında başörtülü 10 kadınla görüştü, 'Türbanlı Erkekler'i konuştu. 28 Şubat sonrasındaki değişim, kadınların ağzından ilk kez bu kadar net duyuruldu.Ne Hayrünnisa Gül, ne de Emine Erdoğan'ın kendilerini temsil ettiğini düşünüyorlar. Yargılamamakla birlikte muhafazakar erkeklerin 28 Şubat süreciyle birlikte büyük bir değişim içine girdiklerini anlatıyorlar. Karma hayatlar ve kültürler içinde yetişen genç kuşağa ışık tutuyorlar ve çok eleştirilen ikinci eş durumuna... Gazeteci Selin Ongun, Ayşe Böhürler, Merve Kavakçı, Sibel Eraslan, Enise Akgül, Hülya Yazıcı Aktaş, Özlem Z. Topal, Fatma Tülin Kayhan, Esra Elönü, Hilal Kaplan ve Emel Çalışkan'a muhafazakar erkekleri sordu. Cevaplar çarpıcıydı...

- Bu kitabı yazmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?2009 yılının Mayıs ayında Tempo 24 internet sitesi için bir yazı dizisi hazırladım. O yazı dizisinden sonra sahiden olumlu tepkiler aldım. Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinin sosyoloji bölümündeki akademisyenlerinden dahi 'Kesinlikle enformasyona ihtiyacımız var' değerlendirmesini duyunca bu çalışmayı kitaplaştırmaya karar verdim. Haber dizisi için 5 kadınla görüşmüştüm, takibinde yeni söyleşiler ekledim. Ve işte kitap elinizde!

- Neydi sizi o kadınların peşinden gitmeye sürükleyen?Enformasyon eksikliği! Değişim sürecini medya da son derece kısır cümlelerle ve çoğunlukla kadınlar üzerinden 'analiz' etme telaşı içinde oldu hep. Hatırlayalım: 'Jipe binen türbanlı, D&G örtü takan türbanlı...'  Ya da Reina'ya türban takarak gidilip, kaleme alınan izlenim yazıları. Bu artık geçmiş bir dil. İşte tam da bu nedenle güncel enformasyon edinmeye gayret ettim. Projeksiyonu örtülü kadınların üzerine sabitlemeden erkeklere de çevirdik. Söyleşi yaptığım kadınların açık sözlülüğü ve samimiyetleri de aslında yeni bir döneme girdiğimize işaret ediyor. Bence örtülü kadınlar, artık meseleye 'Kol kırılır yen içinde kalır' tonunda bakmıyor.

- İsimleri ikna etmekte zorlandınız mı?Bunun sadece bir gazetecilik çalışması olduğunu, türban-başörtüsü kutuplaşmasının taraflarına malzeme üretmeyi amaçlamadığımı iyi anlattım sanırım.

ÇOK ŞEYİ ISKALADIĞIMIZI FARK ETTİM
- Bu röportajları yaparken neyin farkına vardınız?
Basın olarak ne kadar çok şeyi ıskaladığımızın...

- Ne ıskaladık örneğin?En basiti şu: Aynılaştırma ve tek tipleştirme söz konusu. Bu kadınlar bundan epey mustarip.

- Bu kitabı yazmadan önce siz de onları aynılaştırıyor muydunuz?Hayır. Benim dindar kodlarıyla öne çıkan arkadaşlarım vardı medyada. Bir şekilde meselenin pratiğine uzak değildim.

- Başka örtülü kadınlarla da görüşmek istediniz mi, reddedildiğiniz oldu mu?Bu bir zincir gibi, güven telkin ettikten sonra kapı kapıyı açıyor. 'Bir siyasetçi eşi de kitapta yer almalı' düşüncesiyle çeşitli isimlere taleplerimi ilettim. Ama olumsuz baktılar.

- Peki, Emine Erdoğan ve Hayrünnisa Gül ile görüşmek istediniz mi?Hayır, bir talebim olmadı.

- Röportaj yaptığınız örtülü kadınlar sadece türbanlı oldukları için Başbakan ya da Cumhurbaşkanı'nın eşleri tarafından temsil edilemeyeceklerini dile getiriyorlar, değil mi?Doğru, Emine Erdoğan ve Hayrünnisa Gül'ün 'varlıklarını' elbette önemsiyorlar. Fakat örneğin, 'Emine Erdoğan ve Hayrünnisa Gül başörtüsü ile sizi temsil ediyor' diyen bir muhafazakar erkek özneye, elbette siyasileri kast ediyorum, itiraz ediyorlar. Eş durumundan kaynaklanan bir  'konumlandırmayı', temsil makamı olarak kabul etmiyorlar. Bir de şu var; örneğin konuştuğum kadınlardan biri, İsmailağa cemaatinin önde gelen hoca hanımlarından Emel Çalışkan, 'Biz tesettürü dinin bir parçası olarak benimsiyoruz' diyerek Gül ve Erdoğan'ın kendisini temsil etmediğini söylemişti. Hatta 'Yeteri kadar aktif ve kültürel manada etkili olmadıklarına' da dikkat çekmişti. Bu örneği şunun için verdim; örtülü kadınların örtülü lider eşlerini algılama şekli de yekpare değil.

ÖNYARGI VE ÇİFTE STANDART
- Başörtülü kadınlar, muhafazakar erkeklerin en çok hangi davranışlarını eleştiriyorlar?
Muhafazakar erkekler ve kendini 'laik' olarak tanımlayan insanlar arasındaki benzer önyargı ve çifte standartlara dikkat çekiyorlar. Belki de en çok kırgın oldukları ve sorguladıkları şu: 'Başörtülü ama eğitimli, başörtülü ama önde gelen biri...'  Bu 'ama'lı cümleleri kendi camialarından erkeklerin de kurduğunu söylüyorlar. Muhafazakar erkeklerin de 'başı açıklığı' modernlik kriteri olarak kabul ettiğini vurguluyorlar. Örneğin iş hayatında ya da sosyal hayatta muhafazakar erkeğin, başı açık kadına karşı daha 'kıymet bilen' bir tavır içinde olduklarını belirtiyorlar. Toparlarsak, muhafazakar erkek de başı açık kadın ve örtülü kadın arasında bir hiyerarşi kuruyor. Kadınlar bu noktada kırılma noktasının 28 Şubat süreci olduğuna dikkat çekiyorlar. Örneğin Ayşe Böhürler o süreci bir anekdotuyla şöyle anlatmıştı: 'Taksim'de bir ofiste çok şaşkınlığa uğramıştım. Fethullah Gülen cemaatine mensup ya da benim öyle olduğunu düşündüğüm birinin ofisiydi. Bir konuda çekim yapmak için oradaydık. Önümüzde 'representer' olarak gayet hoş, mini etekli bir hanım vardı. Çekim için arkada bir oda açıldı. Oraya geçtiğimizde ise bilgisayarların başında dört başörtülü kız gördüm. Bu benim için çok trajikti. 28 Şubat sonrasındaki dönemde durum böyleydi.'

- 28 Şubat konusunda ortak bir sıkıntı var değil mi? Sizce  28 Şubat'ın örtülü kadın ve muhafazakar erkek üzerinde nasıl bir etkisi oldu, örtülü kadınlar ne diyor?Erkekler tarafından 28 Şubat'a kadar 'onursal' sayılan başörtüsünün, takibindeki süreçte sosyal bir yüke dönüştüğü noktasında hemfikirler. Hatta seküler dünyanın baskısının, Müslüman erkeği kompleksli yaptığını söyleyen de var.

Kendi yaşadıklarını kızları yaşasın istemiyorlar
- Eskiye göre iki eşli olma durumuyla ilgili bir sıkıntı var mı örtülü kadınlarda?
Genç muhafazakarlar ile bir önceki kuşak arasında şöyle bir fark var. Örneğin muhafazakar genç kadınlar dini nikahlarına 'İkinci eş olursa, ben yokum' kaydını düştüklerini belirtiyorlar.  Bir de aslında insanın 'çözüm geliştirebilme' yönüne ilişkin ilginç bir örnekle karşılaştım kitap çalışması sırasında.  İkinci eş, yani kadın, birlikte olduğu erkeğin ilk eşi boşanmayı reddettiği için soyadı değiştirme davası açıyor. Birlikte olduğu erkeğin soyadını mahkeme kararıyla nüfusuna geçirmiş oluyor!

- İkinci eşin başı açık mı oluyor?Elbette bu soruya yekpare bir cevap verilemez. Fakat söyleştiğim psikolog Enise Akgül'ün düştüğü bir kayıt dikkate değer bu anlamda. 'Başörtülü kadın, kocasının diğer ilişkisindeki kadının tesettürsüz olduğunu öğrenince tökezliyor. Ve diyor ki, 'Burada bir tutarsızlık var. O zaman niye kızını tesettürlü yetiştirmek istiyor? Benim tesettürüme neden karışıyor?' Babasının evlilik dışı ilişkisini bilen kız ise, 'Babası neden annesini arkadaş ortamına sokmadı? Babası neden annesini beğenmiyor?' gibi soruları düşünüyor.'

- Kitapta yer verdiğiniz röportajlardan birinde şu ortaya çıkıyor. Çocuklarının örtülü olmasından yana endişe içinde olan örtülü kadınlar da var...Evet, kendi yaşadıkları sıkıntıları kızlarının yaşamasını istemeyen bir kuşak var.

Sistem onları buna zorladı!
- Örneğin Sibel Eraslan diyor ki, 'Yıllar içinde öğrendim ki, para pek çok ideali yok etti, geride bıraktı. Güzel hatıralar geride kaldı...' Merve Kavakçı ise kadınların 'oyunda bir kart olarak kullanıldığını' söylüyor. Kadınlar kendilerini aldatılmış mı hissediyor?
Madem 'aldatma makamına' dair bir soru sordunuz, bu içeriğe uygun bir cevap vereyim o halde. En klişe ve basit dille tekrarlanan nakarat belli: Bir adamı çok seversiniz, o sizden yana davranmadığında dahi, onu 'kayıracak' bir savunma mekanizması bulursunuz. Muhafazakar kadınlar nezdinde de bence bu savunma mekanizması, 'Sistem onları buna zorladı' cümlesi eşliğinde vuku buluyor.  Evet, konuştuğum tüm kadınlar muhafazakar erkeklere yönelik sahiden sıkı bir sorgulama ve eleştiri yapıyorlar. Fakat sorunuza güncelleyerek bir cevap verecek olursam, örtülü kadınlar, kendi camialarındaki erkekleri eleştirirken 'Madem paranız var akşam omlet yiyin!' demiyorlar.
Kalbi tesettürlü kasiyer
- İş hayatıyla ilgili de çok çarpıcı bir bölüm var. Yeni Şafak gazetesinde çıkan 'Kalbi tesettürlü kasiyer aranıyor' ilanı... Bu örtülü kadınları yaralayan bir şey değil mi?
Elbette. Üstelik bu sadece örtülü kadınlar için değil başı açık kadınlar için de kabul edilemez bir sınıflandırma. Sibel Eraslan bu ilanın eşliğinde ilginç bir yorum yapmıştı.

- Nedir?'28 Şubat sonrasında başörtülü evde saklanırken, kendini göstermemenin kocası için selamet olduğunu düşünürken, öbür tarafta yeni görsel zeminler oluştu, 'kalbi tesettürlü kasiyer' de maalesef onlardan biri' demişti.

- 28 Şubat sonrasında sizin de kitabınıza adını verdiğiniz 'Türbanlı erkekler' nasıl bir şekil aldı, ne değişti?Topyekun bir genelleme içinde olmadığımı vurgulayarak, muhafazakar erkeklerin başlarını açtıklarını söyleyebilirim. Yetiştikleri dünyanın örfleri ile dahil oldukları kamusal alanda gezinirken takıp çıkardıkları bir örtü var. Sorunuz bana Merve Kavakçı'nın sözünü hatırlattı: 'Muhafazakar erkekle rejim el ele, kol kola!'
Kadınlar kulübüne girmekte zorlanıyorlar
- Kitapta 'Şimdi 30'lu yaşlarında olan 28 Şubat sürecini yaşayıp gören kızlar bizim mahallenin o hikayesine inanmıyorlar' deniyor. Hangi hikaye bu?
'Evleneceğiz, dini bir hayat yaşayacağız, mutlu olacağız' algısının değiştiğine işaret ediyorlar. Artık bunu 'kitabi' bulabiliyorlar. Gençlerin önceliği meslek sahibi olmak. Evlenme yaşının 30'lara yükseldiğini, evliliğe artık idealize edilmiş bir romantizm ile bakmadıklarını dile getiriyorlar. Bu noktada, annesi ya da ablasının hem sistem hem de kendi camialarındaki erkekler nedeniyle yalnız bırakıldığını görerek büyüyen genç muhafazakarların, bir 'kadınlar kulübü' oluşturduğuna dikkat çekiyorlar. Ve muhafazakar erkeğin, bu kulübe girmekte zorlandığını ifade ediyorlar. Yani başörtülü kadın için güvenilmezleşen bir muhafazakar erkek özneye vurgu var.

- Bunu biraz örneklendirir misiniz?Kitaptan bir alıntı yapayım o halde, 'Erkekler İslami usullere göre evlenip seküler sistemin nimetlerinden faydalanarak boşanıyorlar.' Bu değerlendirmeyi avukat Özlem Topal, boşanma davalarında karşılaştığı örnekler eşliğinde yapmıştı. Resmi nikahtan önce dini nikah yaparak evlenen kimi muhafazakar erkeklerin, boşanırken son derece 'seküler' davrandığını anlattı.
Ayşe Böhürler:
'Papermoon'a başörtülü bir kadınla gitmek yerine başı açık bir kadınla gitmeyi tercih eden bir sınıf var.
Sibel Eraslan:'28 Şubat'a kadar eşin örtülü olması onurdu, sonrasında sosyal bir yüke dönüştü.'
Merve Kavakçı:
Muhafazakar erkek, rejimin öğrettiği olması ve olmaması gerekenleri kabul etmiş, pes etmiştir.

1 yorum:

  1. Benim çevremde gözlediğim,yaşadığım durumlar çok güzel ifade edilmiş.Yaşamayan anlayamaz. Bir de oğlu için kız bakan anneler genellikle oğlum kapalı istemiyor, veya açık istemiyor diyerek söze giriyorlar. Sadece açık veya kapalı olmak bir kızı tanımaya tanımlamaya yeter mi?

    YanıtlaSil