23 Ekim 2011 Pazar

BU AŞK DA ISIRIR MI?

Deniz Seki, hiçbir şeyden çekmedi aşktan çektiğini. Depresyona girdi, uyuşturucu kullanmaktan 218 gün cezaevinde yattı. 'Aşka borcumu ödedim' dedi, köpeğinin adını 'Aşk' koydu. 'Aşk bundan böyle benim ancak köpeğim olur' mu demek istedi bilmiyoruz ama umarız bu aşk da ısırmaz Deniz Seki'yi.denizsekiic
Kaçınızın aklına gelmiyor ona bakınca 'Bir zamanlar ne kadar güzeldi' demek? Kızıl saçları, incecik vücudu, farklı duruşuyla hepimizin beğenisini kazandığında takvimler 1995'i gösteriyordu. Kimileri çok suçlasa da onu, kelepçeler dahi takılsa ellerine, o kendine yaptı ne yaptıysa. Düzenin kurbanı oldu demek o kadar yanlış ki, desek desek sadece aşka fazla inandı diyebiliriz ancak.
1 Temmuz 1970'te İstanbul'da dünyaya geldi Deniz Seki. İlkokulu Maçka'da, orta ve liseyi Çamlıca Kız Lisesi'nde yatılı okudu. Yatılı okumayı kendi istedi. 11 yaşındaydı. Ortanca kardeşi yeni doğmuştu. Evde öyle gürültü vardı ki, ders çalışması neredeyse imkansızdı. 7 sene ailesinden ayrı yaşadı. Onları sadece hafta sonları görüyordu. Otoriter babayla, annesinin didişmesinden uzak durduğu için de memnundu üstelik.
16'SINDA EVLENDİ
Yalnızlık ilk orada işledi damarlarına. Eve saat altıyı beş geçe gelince sorun yaratan babadan özgürlüğe giden yolun tohumları da işte bu yatılı okulda atıldı.
Lise bitti, eve dönmek zorundaydı. Üstelik artık özgürlüğü tatmıştı, nasıl yeniden esarete alışabilirdi ki? Sanayici Turhan Başaranoğlu'yla henüz 16'sında dünya evine girdi. 1,5 sene evli kaldı. Sonra kös kös evine döndü.
TRT İstanbul Televizyonu'nda sunuculuk sınavlarına girdi. 1993 yılında Melih Kibar'la tanıştı. Ona sesini dinletti. Kibar, 'Tamamdır' deyince, reklam filmleri seslendirmeye başladı. Kenan Doğulu, Emel Müftüoğlu, Ege, Ferda Anıl Yarkın, Zuhal Olcay ve Yaşar'a vokal yaptı.
İLK ALBÜM 1997'DE
Ve 1995'te içindeki özgürlük dalgalanmaları yeniden baş gösterdi. 'Yoluma tek başına devam edeceğim' dedi. 'Pop-Show 95 Şarkı Yarışması'na girdi. Kendi yazdığı şarkıyla birinci olup alnının akıyla solo hayatının ilk basamağını taçlandırdı.
1997'de bir albüm çıkardı. Adı, 'Hiç Kimse Değilim'di. Televizyon kanalları, gazeteler bu güzel kadının peşinden koşuyordu. Aklı başında konuşuyor, kalbe dokunan şarkılar söylüyor ve kızıl saçlarıyla ekranda farklı duruyordu.
Popülaritesi arttıkça peşinde daha fazla kamera dolaşır oldu Deniz Seki'nin. Mehmet Ertem, Selim Yalın ve Cemal Özgörkey ile aşk yaşadı. Kısa süre 'Angelina Jolie'nin fotoğrafçısı' olarak tanıttığı Murat Özdemir ile de oldu. Ama gazeteler tez zamanda olaya el attı ve adamın hayat hikayesinin bu kısmının yalan olduğunu ortaya çıkardı. Murat Özdemir, Üsküdar'dan çıkıp Amerika'ya giden, formalite evlilikle orada yaşayan, tatillerde de Bodrum'da gününü gün eden bir gençti. Gazeteler böyle yazdı...
ÇÖKÜŞÜN BAŞLADIĞI NOKTA: OKAN BAYÜLGENHer kimle aşk yaşadıysa yaşadı Deniz Seki. Ama siyah günlerinin başlangıcı Okan Bayülgen ile aşkıydı. Yıl 2002'ydi. Okan Bayülgen'in şov programına katılmıştı. Sonra ünlü şovmenin Bodrum'daki evinin bahçesinde kameralara yakalandılar birlikte. Oysa Okan Bayülgen, dönemin en popüler mankenlerinden Cansu Dere ile aşk yaşıyordu. Seki, 'Zaga'nın meşhur adamını ünlü mankenden kapmıştı.
Ünlü şovmen bir yandan Seki'yle aşk yaşıyor, ancak Cansu Dere'den de kopamıyordu. Deniz Seki, sükunetini ve o pürüzsüz duruşunu işte bu sinir bozukluğuyla bozmaya başlamıştı. Artık öfkeliydi. Gazeteciler, ne zaman onunla röportaj yapsa, konu tabii ki Okan Bayülgen ve Cansu Dere'ye geliyordu. Cevabı sesini kalınlaştırıyordu Seki'nin: 'Bu bir Okan Bayülgen ve Cansu Dere röportajı değil, benimle konuşuyorsunuz'!
Hepimizin gözü önünde yaşanan kavgalar, oluşan asabi cepheler malum sonu da beraberinde getirdi. Okan Bayülgen-Deniz Seki aşkı olanları kaldıramadı. Çift yollarını ayırdı.

POPSTAR, HÜSNÜ VE  NAZİRE'Lİ GÜNLER
2003 sonbaharıydı. Seki, ilk 'Popstar' yarışmasına jüri üyesi olarak girmişti. Yarışmacılardan birinin adı Bayhan'dı. Baygın bakan gözleri, tuhaf hareketleri ve jüri üyelerini sollayan star ışığı Deniz Seki'nin gözünü rahatsız etti. Bayhan'ın bir cinayete karıştığını öğrendi ve jürideki görevini terk etti. Programdan aldığı milyarları 'etik' değerleri için elinin tersiyle itti. Seki haberleri artık bu tartışmalar ve gün be gün aldığı kilolarla kendini gösteriyordu.
Medya haksız değildi, Seki sürekli gergin duruşuyla ve aldığı kilolarla sanatının önünü zaten kendi kesiyordu, ki işte o noktada yine bir aşka yelken açtı ve hayatı karabasana döndü.

Deniz Seki, klarnetçi Hüsnü Şenlendirici'yle büyük aşk yaşamaya başlamıştı. Şenlendirici evliydi ve eşi de evlere şenlikti adeta. Hayatımıza birdenbire Nazire Şenlendirici diye bir kişilik girdi ki, 'Olacak O Kadar Televizyonu' o günden sonra bir daha hiç metin yazmakta zorlanmadı. Seki, sürekli 'Hüsnü Bey evli...' diye sıkıştırılıyordu. Cevabını göğsünü gere gere veriyordu şarkıcı: 'N'apalım evliyse'...Onun bir şey yapmasına çok da gerek kalmıyordu. Nazire Şenlendirici yapılması gereken her şeyi yapıyordu zaten. Her gün kameraların karşısına geçiyor, 'O bir yalancı! Kimse ona inanmasın' diye bağırıyordu, haykırıyordu, susmuyordu. Çocuklarını da alıp kameraların karşısına çıkıyor, Türk halkının karşısında Deniz Seki'yi işaret ederek, 'Yuvamı bu kadın yıktı' diyordu.
Deniz Seki dik durmaya, aşkına sahip çıkmaya çalışsa da, hepimiz aslında Hüsnü Şenlendirici'yi merak ediyorduk. Sanki iki kadının kendisi için savaşmasıyla egosunu cilalıyor, gayet sakin 'Rencide oluyorum' diyebiliyordu.
HÜSNÜ ŞU AN YANIMDA UYUYOR
Klarnet ustası 'Boşanıyorum' dedi sonunda. Deniz Seki'yle düet yapıyor, el ele geziyorlardı. Nazire Şenlendirici bir gün öyle bir laf etti ki, herkesin kafası karıştı. 'Deniz derdine yansın, Hüsnü şu an yanımda uyuyor!'
Şenlendirici, her soruya cevap veriyordu. Deniz Seki'nin başta bu ilişkiyi evli olduğu için istemediği, kendisinin onu sürüklediğini söylüyordu. Bu, herkesin sandığı gibi seviyesiz bir evli adam kaçamağı değildi, 'Bu işi temizleyeceğim' diyordu.
Doğruydu, ısrarcı olan Şenlendirici'ydi. Deniz Seki o günleri bir röportajında şöyle anlatıyordu: 'Adama sırılsıklam aşık olacaktım. Ama hep kendimi tuttum. Mesaj atıyordu, telefon açıyordu, 'Tamam görüşürüz' diyor aramıyordum. Soğutma taktikleri yapıyordum. Allem edip kallem edip nereye gittiğimi öğrenip, geliyordu. Anne olmak istiyordum. Evli bir adamla işim olmazdı.'
Deniz Seki kalbine söz dinletemedi. Bir kayıkla denize açılan, harıl harıl kürek çeken, ne zaman yorulacağı belli olmayan iki aşıktı onlar. Deniz Seki böyle demişti.
Zamanla yoruldu ama usanmadı. Çok sevdi Hüsnü Şenlendirici'yi. Hatta Nazire Hanım ile yan yana gelip, ünlü klarnetçinin karşısına birlikte çıkabilecek kadar cesur durdu bu ilişkide.
KOKAİN BASKINI
Ne Okan Bayülgen ile ne Hüsnü Şenlendirici'yle aşkı... Dibe vurduğu asıl tarih 13 Şubat 2009 oldu. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı uyuşturucu operasyonu düzenledi. Deniz Seki, 18 kişiyle birlikte gözaltına alındı. 10 gün sonra uyuşturucu madde kullanmak ve temin etmek suçlamasıyla tutuklandı.
Cezaevi günleri başladı. Herkes Hüsnü Şenlendirici'nin karalar bağlayacağını zannetse de o sakinliğini korudu. Evet, belki defalarca Deniz Seki'yi cezaevinde ziyaret etmek istedi ama başaramadı. O zaten boşanmayı da başaramadı, iki kadını mutlu etmeyi de.
Uyuşturucu satmak ve kullananlara yer temin etmekle suçlanan Seki'nin günlüğü de artık emniyetin elindeydi. İddiaya göre, Deniz Seki ifadesinde de kokaine O.B'den ayrıldıktan sonra başladığını söylüyordu. Depresyon ve sürekli artan kiloları onu kokainle tanıştırmıştı.
Seki'ye 218 gün kaldığı cezaevinde koğuş arkadaşları Hüsnü Şenlendirici'yi soruyordu. O ise evli ve çocuklu bir erkekle olmanın pişmanlığını dile getiriyordu. Ama gardiyan her 'ziyaretçin var' dediğinde onun gelmesini umut etmekten kendini alıkoyamıyordu.
DEĞİŞMİŞ, ARINMIŞ DENİZ SEKİ
2 Şubat günü cezaevinden elinde Kur'an-ı Kerim'le çıktı, 'Değiştim, yepyeni, pırıl pırıl, gerçekten arınmış bir Deniz göreceksiniz' dedi. Hayatın ona çok şey öğrettiğini anlattı.
Şimdi de sarı saçlarıyla karşımızda Deniz Seki. Sanki o değil gibi karşımızdaki. Kucağında köpeğiyle dolaşıyor. Onun da adını 'Aşk' koymuş. Duygu olan aşkla hesabını kapatmış, köpeği 'Aşk'la acısız olanını keşfetme derdinde. Eylülde yeni bir albüm çıkarmaya hazırlanıyor. Üstelik bir de kitap yazıyor. Aşka borcunu ödediğini düşünüyor, ama bir yandan da 'Bakalım o bana borcunu nasıl ödeyecek?' demeyi ihmal etmiyor. Ne diyelim, yolu açık olsun, bir de kendine dönsün. Güzelliğini hatırlasın. Saçlarını kızıl yapsın ya da sarı saçlarını tarasın. Ama mutlaka kendini hatırlasın, dileriz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder