23 Ekim 2011 Pazar

DİNLERE SIĞMAYAN GÜZEL: TUĞÇE KAZAZ

Tuğçe Kazaz, şüphesiz Türkiye'nin en sansasyonel ve en güzel mankenlerinden biri. Ancak güzel olduğu kadar, kafası da karışık.tugceic
 Yıllardır bir şeye sığınmak istediği gün gibi ortada. Bu bazen bir aşk, bazen bir evlilik olsa da yolculuğunu genellikle dinler arasında yapıyor. Bazen Hıristiyan, sonra yeniden Müslüman ve Budist oluveriyor. Son olarak Budist grubundan kovulan Tuğçe Kazaz'ın hayatına yakından baktık...

Yıl 1982... Balıkesir'in Edremit İlçesi'nde bir kız çocuğu dünyaya geldi. Bembeyaz teni, renkli, kocaman gözleriyle dünyalar güzeli bir kızdı. Çocukluğu İzmir'de geçti. Okul hayatı boyunca yedi yıl basketbol oynadı. Bu nedenle hayatı İstanbul, İzmir ve Antalya arasında mekik dokuyarak geçti. Lisede okul birincisiydi, yaramazlıktan uzak, çalışkan bir öğrenciydi. 'Biz çalışan anne-babanın çocuklarıydık, kendimize bakmak zorundaydık. Sorumluluklarımız vardı, yaramaz olamazdık' dedi. Erkek kardeşi ve onunla daha çok teyzeleri ilgilendi. Ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşti. Tuğçe, büyüdükçe güzelliği dillere destan oldu. 2000 yılında ailesinin de desteğiyle güzelliğini taçlandırmak istedi. Elit Model Look yarışmasına girdi ve yarışmadan ikincilikle çıktı. Artık bir ajansı vardı. Ajansı onu 2001 yılında Türkiye Güzellik Yarışması'na soktu. Oradan birincilikle çıktı, Tuğçe Kazaz artık bir Türkiye Güzeli'ydi. Bir üniversite okumak istedi. Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'ne girdi.

ŞÖHRET UNVANLA GELDİTürkiye güzeli unvanı, ona şöhretin kapılarını açtı. İlk popüler aşkını şarkıcı Kenan Doğulu'yla yaşadı. Sonra bir gün ayrıldılar. Eski sevgilisi için basına 'Benden 8 santim kısa, kompleksi var' açıklamasını yapsa da ünlü sevgilisi buna kızmadığını söyledi. Aşklarının azaldığını söylemekle yetindi. Bir de 'Ben Tuğçe'ye, sosyal hayat, felsefe, dünya görüşü, metafizik, insan ilişkileri, dostluklar, iş hayatı konularında çok fazla şey aktardım. Teyp gibi kaydeden bir kızdı. Son zamanlarda bana benzemeye başlamıştı' dedi...
Oysa bu ilişki sırasında Kazaz'ın ünü artık Türkiye sınırlarını aşmıştı. Hatta Paris'ten teklif aldı, ancak geri çevirdi. Çünkü Kenan Doğulu'ya aşıktı ve sevgilisinin dizinin dibinden ayrılmak istemiyordu.
Ama hayat onun istediği gibi akmadı. Yaşadığı hüsranları modelliğine bağladı, 'Eğer Türkiye'de modelsen hayata eksi 2'den başlıyorsun' dedi.
Tuğçe Kazaz, artık magazin basınının da gözdesiydi. Attığı her adım merakla takip ediliyordu. Sezen Aksu'nun müzisyen oğlu Mithat Can'la birlikte olmaya başladı. Herkes evleneceğini zannederken Tuğçe'nin bu aşkı da hüsranla bitti. Bu ilişkinin ardından hiç konuşmadı. Bir gün neden konuşmadığı sorulduğunda, 'Ona söz verdim' dedi. Sözünde durmuştu.tugceic3din

VAFTİZ OLDU
Bir süre sonra Mehmet Pisak adlı yeni sevgilisiyle objektiflerin karşısındaydı. Ancak bu aşk da kısa sürdü.  Fiziği ve masumiyet timsali yüzüyle artık podyumlarda büyük bir şöhrete sahipti. Büyük modacıların defilelerinde boy gösteriyordu.
2005 yılındaysa yaptığı evlilikle manşetlerdeydi. Yunan oyuncu Yorgo Seitaridis ile evlendi. Bunda bir şey yoktu elbette, ancak 3,5 yıl sürecek büyük aşkın nikahı bir kilisede kıyılıp üstüne Tuğçe Kazaz bir de Hıristiyan olmaya karar verince yer yerinden oynadı. Ailesi güzel kızlarına sırt çevirdi. Deniz kenarında bir kilisede Peder Prodoromas tarafından vaftiz edilirken çekilen fotoğrafları ise olayın tuzu biberi oldu.

ALLAH YAZILI YÜZÜĞÜYLE POZ VERDİ
Tuğçe bu süre içinde pek çok defileye çıktı. Yine bir gün İstanbul'a bir defile için gelmişti. Havalimanında gazeteci ordusuyla karşılaştı. Hiçbir soruya cevap vermedi ama sol elindeki yüzük ve kolyesiyle yeni bir malzemeyi çoktan vermişti magazin basınına. Çünkü her ikisinin de üzerinde Arapça 'Allah' yazıyordu. Ve Kazaz, sık sık sigara içerken görüntülendiğinden bu yazı net olarak kameralara yansıyordu. Ayet-el Kürsi kolyesi ve Allah yazılı yüzüğü 'Tuğçe'nin kafası yine karışık' yorumlarına yol açtı.
Sonra ayrılacakları haberleri yayılmaya başladı; haber gerçekti. Söylentilere göre, Tuğçe, New York'ta bir ajansla anlaşmıştı. Bu anlaşmaya göre beş yıl çocuk doğurmayacaktı. Bunu eşinden saklamıştı ve gizli gizli doğum kontrol hapları kullanmaya başlamıştı. Yorgo, bu hapları yakalamış ve çiftin evliliğinde kriz çıkmıştı.
Evliliğinin ilk yıllarında 'En son tek gerçek gücün aşk olduğunu keşfettim. Kocamdan asla vazgeçmem' diyen Tuğçe, 3,5 yılın sonunda kocasından ayrıldı. Ünlü mankenin eşini boşanmaya ikna edebilmek için hesabına 200 bin Euro yatırdığı bile konuşuldu. Hatta başka bir iddia daha vardı. Buna göre, Yorgo, Kazaz'a 'İstediğim 200 bin Euro'yu vermezsen sevişme görüntülerimizi internette yayınlayacağım' diyerek parayı şantaj yoluyla almıştı. Kazaz, şantaj iddialarını reddetti, ama boşanmak için bir miktar parayı cebinden çıkardığını itiraf etti.
UYUŞTURUCUDAN ÖLEN CAN'I OYNADI
Bu evlilik sırasında sinemaya da el attı ünlü manken. 'Can' adlı bir filmde uyuşturucudan ölen bir modelin hayatını oynadı.
Eşinden boşandıktan sonra Kazaz, yeni aşkıyla yine kameralara yakalandı. Bu kez yönetmen Ramin Matin ile aşk yaşıyordu. 2009 yılının Eylül'ünde ondan da ayrıldığını açıkladı. O sırada eski eşi Yorgo, uyuşturucu kuryeliğinden hapis yattı.
Ünlü manken 2,5 ayda 60 kilodan 49 kiloya düştü. 11 kilo kaybeden Kazaz'ın özel hayatında bir yıldır yaşadığı zorluklar nedeniyle bulimia hastalığına yakalandığı söylendi.
Birkaç yıl önce vaftiz olan Kazaz, yeniden Müslüman olmaya karar verdi. Ailesiyle de buzları eritti. İşleri daha da açıldı. Armani defilesine çıktı. Bazen New York'ta yaşamaya karar verdi, bazen İtalya'ya yerleşti. Milano Fashion Management'la çalışmaya başladı. Chi kung-içsel enerji çalıştı, Tai chi öğrendi. Kazaz'ın içi durmuyordu, kıpır kıpırdı. Sanki kabına sığmıyor, biraz da sığınmak istiyordu.
Devamsızlık yüzünden üniversiteden atıldı. Kendinden yaşça büyük biriyle görüntülendi. Victoria's Secret'tan aldığı teklifi dövmeleri yüzünden kaybetti. Vücudunda toplam yedi dövmesi var. Bunlardan biri kalça üstü bel birleşiminde, birbirine sarılmış kadın ve erkek; diğeri omuz başında bir melek; ayak bileğinde büyük bir gül; parmağında bir yüzük; göbeğinde ve sırtında anlamı bilinmeyen bir figür; sağ kalçasında bir kadın...
BUDİSTLİKTEN KOVULDU
Bir gün geldi, Tuğçe Kazaz, yine yeni bir dinle gündeme geldi. O artık bir Budist olduğunu açıkladı. Kendisi gibi Budizm'e meraklı 40 kişilik bir gruba dahil oldu. Bu felsefenin ilk aşaması 'hizmet'ti. Egosunu ve nefsini törpülemeye çalışan Kazaz, bunun için de aralarında doktor, mühendis ve öğretim üyelerinin bulunduğu gruba çay, kahve servisi yapmaya başladı. Elindeki kağıtla sürekli sipariş alan 'güzellik kraliçesi' gruptakilere hizmet etti. Hocası ona, 'Sen, şu anda bir hiçsin. Sana hayatın gerçeğini öğrettiğimde mutlak huzura erip, asıl o zaman yaşamaya başlayacaksın' demişti. O, her hafta öğretileri dinliyordu. Tıpkı Richard Gere, tıpkı Sting, tıpkı Courtney Love gibi...
Sonra Tuğçe, Budizm'e de sığmadı. Geçen haftaki haberlerin başlığı şuydu. 'Tuğçe Kazaz Budizm'den kovuldu'. Egosu, Budizm merakına ağır geldi ve kazan kaldırdı. Diğer üyeler de tepki gösterince ekipten çıkarıldı.  Tuğçe Kazaz, şöhret olduğu zamandan bu yana bende hep aynı hissi yarattı. O bizim filmlerde gördüğümüz Amerikalı mankenlerin hayatlarını yaşıyor gibiydi. Onların da yüzüne baktığınızda hep 'dağılmaya beş' sayarsınız ya, onda da aynı şeyi hissetmek mümkündü. Ve beni hiç yanıltmadı. Henüz 28'inde, gencecik ve dünyalar güzeli bir kız Tuğçe Kazaz... Kendini dinlerde arayan, felsefede kaybolan, podyumda yeniden doğmaya çalışan bir kafası karışık... Bunca ağırlık için 28 yıllık bir hayat fazla kısa değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder