23 Ekim 2011 Pazar

İPEK ÖZBEY'DEN KIRIK MATRUŞKA

CNN TÜRK'te görev yapan, yıllardır gazeteciliğe tutku ile bağlı edebiyat sevdalısı İpek Özbey'in 'Kırık Matruşka' adlı ilk kitabı İstiklal Kitabevi'nden piyasaya çıktı.

Akıcı bir üslupla yazılmış, okuyucuya merakla sayfaları çevirten romanda nevrotik yapılı bir kadının iç hesaplaşmaları ve dış dünyayı algılayış biçimi trajik bir dille anlatılıyor. 
 
Beyoğlu, Ankara, Bodrum ve Irak arasında gidip gelen 163 sayfalık romanda çocuğunu kürtajla aldırmış olmanın acısını sürekli içinde hisseden Duru, Beyoğlu'nda bir barda karşılaştığı, uyuşturucu bağımlısı Zehra'yı, doğmamış kızı yerine koyar ve tüm özlemlerini onda gerçekleştirmeyi planlar.
 
İçinde birden fazla kadın barındıran Duru'nun dünyası, sonu gelmez hesaplaşmaların toz dumanı içinde yeni kimliklere, yeni ve kırık kadın dünyalarına gebedir.
 
Para kazanmak uğruna taşıyıcı anneliği kabul eden Zehra, karnında taşıdığı 'başkasına ait' bebeğe hepten bağlanmaya başlar ve onunla yeni bir yaşam kurmanın hayallerine kapılır.
 
Edebiyat dünyasına hızlı bir giriş yaparak ikinci kitabı için çalışmalara başlayan Özbey ile 'Kırık Matruşka'yı konuştuk.

Biliyorum ki kitap yazmak çok sancılı bir süreç; çok emek ve tutku istiyor. Nasıl başladı bu sevda?

İpek Özbey: "Aslında eski bir sevda dersem, yanlış olmaz sanıyorum. 35 yaşındayım. 17-18 yaşlarımdaydım. Heybeliada'da sobalı bir evde otururduk. Gün boyu adanın o muhteşem atmosferinde yazdığımı hatırlıyorum. Hatırladığım bir diğer şeyse yazdıklarımı bir süre sonra sobaya attığım. Bir türlü sevemiyor, bir türlü sindiremiyordum. 
 
Ama devam ettim, "sanırım oldu" diyene kadar. Yazının hayatımdaki yerini anlatmak için uzun uzun yazmak gerekiyor aslında. Bir boşalma, kendinle yüzleşme hali daha çok. Belki de hayatla hesaplaşma hali…Bağıramadığımız, haksızlıklara karşı koyamadığımız bir ülkede belki de isyan etmek için kelimelerle bir türlü ortaklık içine girme. Ve ben bu ortaklığı seviyorum." 
 
Bu hikaye ile yazarlığa adım atmanın özel bir anlamı var mı?

İpek Özbey: "Hayır özel bir anlamı yok. Aklıma bu geldi, bunu yaptım. Şimdi başka bir hikayenin peşindeyim. Her hikaye başka bir hayatla tanıştırıyor beni. Örneğin yazarlar genellikle masanın başına bir roman yazmak üzere oturduklarında o kitabın çerçevesini çizerler. 
 
İpek Özbey kimdir?
1973'te İstanbul'da doğan Özbey, gazeteciliğe İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde okurken Günaydın'da başladı.
 
NTV, Cumhuriyet Gazetesi'nin de aralarında bulunduğu pek çok gazete, dergi ve televizyon kanalında çalışan Özbey, CNN TÜRK'teki görevini sürdürüyor.
 
Özbey, Cumhuriyet Dergi için de röportajlar yapıyor.

 
İkinci kitap için ben de çizdim, bir haritası var kitabın. Ama 'Kırık Matruşka'da kalemi özgür bıraktım. O nereye gitmek istiyorsa, oraya gitmesine izin verdim. Kalem yolda karşılaştığı öyküleri taşıdı kitaba, ben de yardımcı oldum."
 
Kitabın çarpıcı, düşündüren bir adı var. Neden 'Kırık Matruşka'? Bir kadın bebeğini bir şekilde kaybedince kırılır mı gerçekten?

İpek Özbey: "Ne zaman hediyelik eşya satan bir dükkanın önünden geçsem ve matruşka görsem onun hüzünlü bir hikayesi olduğunu düşünürüm. Kadın olmanın ağırlığını hepimiz yaşıyoruz, düşünsene matruşkada kaç kadın var iç içe. 
 
Bu daha hassas olmak, daha "yüklü" olmak demek. Yani ben hediyelik bir eşyadan daha çok şey gördüm belki o matruşkalarda. Kırıktılar…"
 
Peki kitabın renginin özel bir nedeni var mı? Kitap kadın duygularını yansıttığı, kadına dair olduğu için mi? 
 
İpek Özbey: "Evet bu bir "Mor Kitap"…Biliyorsun mor sıcak kırmızının canlılığı ve soğuk mavinin huzuru ile iki ana rengin karışımı sonucu ortaya çıkar. İki zıt yönün buluşmasını temsil eder. Nevrotik duyguları da açığa çıkarır. 'Kırık Matruşka' da nevrotik bir kitap. 
 
Kitabın kahramanı Duru'ya bakarsan, semptomları bu vakaya tamı tamına uyan bir hasta. Aşırı şefkat istemesi, "öteki"lere bağımlılığı, güvensizliği, yabancıların yanındaki huzursuzluğu nasıl bir sendrom yaşadığını vurguluyor. 
 
Toplumsal etkinliklerden hastalık derecesinde rahatsız. İleriye dönük plan yapamıyor. An'ın sorunlarıyla uğraşmaktan bitap düşüyor. Kendini kolayca aldatılmış ya da kırılmış hissediyor. Yani bu kitabın kapağı başka ne renk olabilirdi ki?"

Duru, İpek mi?

İpek Özbey: "Duru biraz İpek, biraz da başkaları. Hatta Zehra da biraz İpek, biraz başkaları. Evet İpek, tek kişi değil, Duru gibi yani. Bir değil birçok kişi olmaktan da hoşlanan biri üstelik, zengin hissediyor kendini." 

İkinci kitabın haritası var dedin, o zaman başka kitaplar da gelecek?

İpek Özbey: "Evet ne mutlu ki var... Hem de yaprak sarısı renkte bir roman geliyor sanıyorum… Yazmak için yaşamak üzere kuruyorum bugünlerde hayatımı. Ve ikinci kitapiçin birinci kitaptan dersler çıkarıyorum kendime…" 
 
İpek'cim çok teşekkür ediyorum. İkinci kitabı bekliyorum sabırsızlıkla...
 
İpek Özbey: "Ben teşekkür ederim..." 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder